Issue 1: ‘Solitude’
‘Big tech kissing the ring’ ile başladım haftaya, tüm teknoloji devlerinin Donald Trump’a verdiği desteği ya da teslimiyeti herkes gibi anlamlandırmaya çalışırken. Trump’ın evvelki başkanlığında oluşturduğu polarize ortamın sonucu mu, ekonomik zorluklar mı, Çin’in teknolojik gelişmelerde aldığı pozisyon mu, yoksa yalnızlık mı?

The Atlantic, The Financial Times gibi önemli yayıncılar şu başlığı attı: ‘Anti-Sosyal Yüzyıl’. Ve bunu yaşama karşı politik bir duruş olarak değerlendiriyorlar. Anti-sosyal bir davranış ya da izole kalmak zorunda bir yaşamdan ziyade, seçilmiş bir izole yaşamdan bahsediyoruz.
Bir kişinin boş zamanını, evde ve telefonla geçirmesi sadece bireyleri etkilemiyor, toplumu daha zayıf, vasat ve daha sanrılı bir hale getiriyor. Ve sosyal olarak toplumu birbirinden ve doğru, sorgulanabilir bilgiden kopuk hale getiriyor. Bu sosyal kopukluğun ise Trump’ın yeniden başkan seçilmesindeki ilgiyi ve desteği açıkladığını belirtiyorlar. Kısacası teknoloji devlerinin sosyal izolasyondaki rolü ve güncel olarak Trump desteğini bu zeminde açıklamak mümkün. Mark Zuckerberg’in Facebook için yaptığı içerik teyidi ile ilgili, pandemi sürecinde başlattıkları kontrol sistemini de durduklarını söylemeleri bu yaklaşımı destekliyor. Toplumun bireysel izolasyonu baskıcı bir ortamı mümkün kılıyor. Amerika’nın büyük hikayesinin bir parçası bireylerin kişisel zamanlarını evde, telefona dayalı bir kültürde geçirmeleri özet bir çerçeve çiziyorlar. Tüm bu analizlerden kontrol edemedikleri bir sosyal medya platformunu istememeleri daha anlamlı geliyor, TikTok gibi. Bu sistemde kontrol edilemeyen her sosyal medya platformu bir güvenlik açığı olacaktır. İşin trajik kısmı bunu söyleyen ve yapan, bu sebeple kendi uygulamalarını geliştiren Çinle Amerika’nın yönetim tekniklerinde hemfikir olması.

Popüler kültürde, Facebook, Instagram ve Tiktok gibi sosyal paylaşım yapılan mecralarda, tek başınalık tanımı şöyle; bilinçli olarak yalnızlığı seçmek, duygularını tek başına kontrol edebilme yeteneği, otantik bir yaşam, düzenli bir ev hayatı ve dış dünyanın etkilerinden kendini korumak. Tek başına yaşam ile yalnızlık arasındaki anlam farkını eritiyor, tek başınalık kavramını yeni bir sosyal hayat tanımı olarak karşımıza çıkarıyor. Ve bu durum tereddütsüz bir şekilde politik bir hamle gibi görünüyor.